30 Aralık 2013 Pazartesi

Yeni Yılınız Kutlu Olsun / Happy New Year Everyone !!!


Eski yılın son yazısına panomda yaptığım çam ağacımla başlıyorum. Geçen sene yılbaşı süslerini kaldırırken bu fikir aklıma gelmişti, bence hiç de fena olmadı :)

Işıkları panoya toplu iğnelerle tutturdum. Her seferinde biraz daha uzatarak ağaç şekli elde edebiliyorsunuz.


Biraz daha geniş açıdan da panonun tümü böyle görünüyor.


Bu yılki kartpostal etkinliğini kaçırdım derken, Elif' den (Greta'nın Kelebekleri) etkinlik için davet aldım. Beni çok mutlu etti, çünkü kartpostal göndermek beni çocukluk yıllarıma geri götürüyor. Yaşı tutanlar hatırlar, eskiden kartpostal biriktirilirdi. Süslü, simli, kabartmalı ve açılınca içinden bir şeyler çıkan kartpostallar en makbulleriydi. Arkadaşlarımızla karşılaştırır, arada değiş dokuşta yapardık.
Maalesef şimdiki çocukların bir kartpostal bile yazmadıklarına eminim. Hatta böyle adetlere burun kıvırıyorlar. Neyse ki bu geleneği yaşatmak için bizler varız ...


Bugün elime kartpostallarınız ulaşmaya başladı. Elif'e, Aslı'ya (Love and Smile), Esra'ya (2 Balık 1 Kedi), Selin'e (Kelebek Desenli) ve Sinem' e (Sanat Notları) çok teşekkür ederim. ayrıca geçen yılki etkinlikten kartpostal arkadaşım olan Rukiye' ye (Mor Kalemlik) ayrıca teşekkürler :)

Herkese mutlu, sağlıklı ve huzurlu yeni bir yıl dilerim ...

Not : Benim kartpostallar da yolda, umarım en kısa sürede elinize ulaşır.


29 Ekim 2013 Salı

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun !!!




Cumhuriyetimizin 90.yılı kutlu olsun. Böyle bir günde fazla bir şey söylemeye gerek yok, sadece minnettarlık duymalı ve elimizdekinin kıymetini unutmamalı, ona dört elle sarılmalı, daimi kalması için elimizden geleni yapmalıyız.

Ne mutlu Türküm diyene ...

11 Ağustos 2013 Pazar

Kısa kısa


Herkesin geçmiş bayramını kutlarım. Umarım iyi dinlenebilmişsinizdir ...
Bu sene az iznim olduğu için bayram öncesi 3 günü alıp 9 günlük bir tatil yaptım. Herkesin aksine tatilde kalabalıktan uzak kalıp evimde oturmayı ve dinlenmeyi tercih ettim.
İzmir sıcaktı ama ev serin. Biraz bahçemle ilgilendim, biraz gezdim. Az da puzzle' lımı tamamlamaya çalıştım.



Tatil öncesi kuaföre gidip kendime hediye verdim. Cilt bakımı, saç kesimi, balyaj ve hayatımda ilk kez manikür yaptırdım ve de memnun kaldım :)
Tabi ki de indirimlerden yararlanıldı ve alışveriş yapıldı. Biraz pişmanım ama aldıklarımı giydikçe bu duygunun azalacağına eminim.


Her bankacıların makus kaderi olarak izin ve bayram dönüşü tüm dinlendiğimiz günler burnumuzdan gelecek. Sanki aylardır bankalar kapalı ve hiiiiç interaktif bankacılık kanalları yokmuş gibi iş gelecek, canımız çıkacak anlayacağınız.
Neyse kaderde var deyip, gözlerimizi kapatıp vazifemizi yaparız.


Ben denize giremedim ama İzmir Doğal Yaşam Parkı' nın gözdesi İzmir sonunda havuzun keyfini sürmeye başladı. Önceleri biraz korkmuş ama bakıcıları onun yemekle kandırıp havuza sokmayı başarmışlar.


Bir de üzücü haber var İzmir Doğal Yaşam Parkı' ndan, Efe' mizi kaybettik. Zürafamız Efe 24 yaşında yaşlılık sebebiyle vefat etti. Herkesin başı sağolsun ...


Son olarak herkese mutlu ve yorucu olmayan bir hafta diliyorum.

Not : Project Noah' dan beni takip ederseniz, şehirde bile hala doğal yaşamla sarılı olduğumuzu görebilirsiniz.

7 Temmuz 2013 Pazar

Sessizlik ...




Ülkemizde yaşanan son olaylar sırasında sessiz kalmayı tercih ettim. Çünkü çenemi ve elimi tutamayıp muhtemelen başımı belaya sokacak bir şeyler söyleyecektim. Belki bunu korkaklık olarak görebilirsiniz, ama ben buna "Sessiz Protesto" demek istiyorum.

Geçtiğimiz ay içerisinde Bodrum' a arkadaşım Filiz' i ziyarete gittim. Gezi Parkı olaylarının en ateşli olduğu günlerdendi, İzmir' de de her gün yürüyüşler ve protestolar oluyordu.
Ancak Bodrum' a vardığımda sanki başka bir ülkeye gitmiş gibi oldum. Ne her yer bayrak doluydu, ne olayları insanlar protesto ediyordu ne de tencere çalıyordu, yani durum vahimdi. 
İnsanlarımız olaylardan uzak olunca kendilerini tamamen dış dünyadan soyutlayabiliyorlar. Adeta başka bir yerde yaşıyormuş gibi düşünüyor ve davranıyorlar. Ama Martin Neilmöller' in ünlü sözlerini unutuyorlar ;
Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.
Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.
Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.
Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.


Bunun dışında Bodrum' un diğer (Kuşadası, Marmaris) kıyı şehirlerine göre daha az yüksek bina içermesi sebebiyle görece güzel olduğunu söyleyebilirim.
Özellikle Bodrum Kalesi ve içerisindeki Sualtı Arkeoloji Müzesi hem çok bakımlı hem de çok içerikli, muhakkak gezilmeli.
Bodrum çarşısı da cıvıl cıvıldı. Plajlarının Mavi Bayraklı olması da cabası. Biz Bardakçı Koyuna gittik. Oradaki tesisler de plajı ve denizi temiz tutmaya özen göstermişler.
Ayrıca Leman Cafe' nin kahvaltısını da şiddetle tavsiye ederim. Porsiyonlar bir hayli büyük, iki kişi rahat rahat paylaşabilir.


Herkese mutlu haftalar diliyorum ...

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Kitap, kitap, kitap, okumak ?????



Bugün Kitaplık Kurdu' nun sayfalarında gezinirken millet olarak ne kadar az okuduğumuz aklıma geldi. Sabahları metroda, vapurda insanlara şöyle bir baktığımda %50' si hiçbir şey yapmadan boş boş durduğunu, %40' ı telefonlarıyla oynadığını, geriye kalan %10' u ya gazete (ki bunun da çoğunluğu spor yada magazin eki) yada kitap okuduğu görüyorum.
Ki bu bahsettiğim husus İzmir gibi eğitim seviyesi yüksek bir şehirde gerçekleşiyor !

Açıkçası ben bunu biraz (Türk halkının her konuda olduğu gibi) tembelliğe bağlıyorum. Hazır dinlemek, seyretmek varken, okumaya üşeniyoruz. Daha az okudukça da daha uzun yazıları okuyamaz oluyoruz.


UNESCO' nun gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre Avrupa' da okuma oranı %21 iken Türkiye' de 10.000 kişi de bir gibi utanç verici bir oran.

Bunun zenginlik fakirlikle ilgisi yok. Bu parayı harcamayı tercih ettiğimiz yer ile ilgili. Biz "Bilgi Tembeli" olmayı seçiyoruz. Artık bir çok kitap evi üzerine düşen görevi yapıp TL 3,00' ye bile kitap satıyor, ki bu kitapların bir çoğu klasiklerden oluşuyor (en son İzmir Kitap Fuarı' nda bunun çok güzel örneklerini gördüm).


Çocuklarımızı yarışı atı misali, ezber yaptırarak sınavlara hazırlamak yerine okuma alışkanlığı kazandırsak çok daha başarılı ve aydın nesiller yetiştirebiliriz.


Sonuçta "Bilgi Güçtür" ve paylaştıkça çoğalır, kuvvet kazanır.

Mevlana' da aslında bunu şu sözleri ile çok güzel özetlemiş ;
"Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır."

Bol kitaplı ve okumalı bir hafta diliyorum ...

Not : En üstteki hariç, diğer fotoğraflarda "The British Library" yi görebilirsiniz.



Emeğin Karşılığı


Sonunda akşam sefalarım da açtı. Artık akşamları işten dönünce beni karşılayan güzel çiçeklerim var. Gerçi bütün çiçeklerim güzel ama ben işten döndüğümde hepsi solmuş oluyor ...

İnsan her türlü emeğinin karşılığını almayı seviyor. Bu küçük bir tohumdan bir bitki, bir çiçek yetiştirmek de olabilir, günlerce uğraştığınız bir işte başarılı olmak da.
Çünkü emek sarf ettiğiniz şey kıymetli olur, ona daha çok değer verirsiniz, o sizin eserinizdir.




Bu da 2. emeğimin karşılığı. 2 hafta önce hazırlamış olduğum aromalı zeytinyağımı bugün tattım. Bence görüntüsü kadar tadı da güzel olmuştu. Yarın ilk iş içindeki taze otları çıkaracağım, sonra içinde bozulabilirlermiş (okuduğum yerlerde öyle yazıyordu, ayrıca kekik hafiften form değiştirmeye başlamış bile).

Aromalı zeytinyağıma eşlik eden salatanın da tarifi şöyle ;

Çiğdem Usulü Pazar Sabahı Salatası
3 adet salkım domates
1 adet salatalık
1 adet kırmızı biber
4-5 sap taze soğanın yeşil kısmı
1 diş sarımsak
Ceviz
Maydanoz
Kekik
Toz tatlı kırmızı biber

Salatanın sırrı bir diş sarımsakta yatıyor. Diğer tüm malzemeleri isteğinize göre doğrayın, ama sarımsağı çok ince ve ufak doğramalısınız, salatanın içinde ağzınıza gelmemeli. Tabi bir de iyi kalite zeytinyağı kullanmadan salata salata olmaz.



Ve nihayet uyduruk yemeklerime bir yenisini ekledim ...


Çiğdem Usulü İstiridye Mantarlı Makarna
1 kutu/paket istiridye mantarı
1 kırmızı biber
1 kuru soğan
2-3 diş sarımsak
4-5 adet çeri domates
Maydanoz
Kekik
Biberiye
Toz tatlı kırmızı biber
Tuz-karabiber

Önce ay ay doğranmış soğanı zeytinyağında öldürün. Soğanlar olmaya yakın kırmızı biberi ekleyin. İnce doğranmış sarımsakları da kokusu çıkana kadar pişirip, kabaca doğranmış mantarları ve tüm baharatı ekleyin. Mantarlar suyunu salıp tekrar çekene kadar pişirin. En son dörde böldüğünüz çeri domatesleri ve ince kıyılmış maydanozu da ekleyip 1-2 dakika daha ocakta tutun.
Sosunuz artık her türlü makarnaya eşlik etmeye hazır, afiyet olsun ...


13 Mayıs 2013 Pazartesi

Az Zaman yada Zaman Yaratamamak !!!!??



Her günümü aklımda onlarca yazacak fikirle anlamsızca geçiriyorum. Nedense gereksiz bir çok şeye zaman ayırırken, yapmam gereken birkaç ufak işe vakit yaratamıyorum.
Herkesi zaman yönetimini beceremiyorlar diye iş yerinde eleştiririm. Hep işleri zamanından önce bitirmekle övünürüm. Ama asıl “gerçek” hayatımda eleştirilmesi gereken benim.

Bu kadar öz eleştiriden sonra geçtiğimiz günlere şöyle bir göz atalım …




Zirve Dağcılıkla Doğa yürüyüşlerine mümkün olduğunca devam etmeye çalışıyorum. Son iki haftadır, havaların ısındığı şu günlerde kendimi hasta etmeyi başardığım için, yürüyüşlere katılamadım. Ama Bu haftasonu "Kalamaki Kanyon + Deniz" etkinliğine katılmayı planlıyorum.


Tabi bu arada bahçemi de ihmal etmiyorum. Bu sene çiğdemler ve anemonlar hariç diğer ektiğim çiçekler de başarılı oldum. Hatta geçen seneden toprakta saklı kalmış bazı tohumlar (papatyalar ve küçük menekşeler) bu sene bana sürpriz yaptılar.




Yine birşeyler çiçeklerimi yemeye başladı, ama bu sene "organik bahçecilik" yapmaya kararlı olduğum için "elle" mücadele yoluna başvurdum. Yani zararlıları elle toplayıp, imha ediyorum !!!


Geçtiğimiz pazar günü evde aromalı zeytinyağı yapmaya karar verdim. Yaklaşık yarım litrelik cam bir şişeye ;
- 1 dal biberiye
- 1 dal kekik
- 10-15 adet karabiber
- 10-15 adet kişniş
- 2-3 parça acı biber (evde kendimizin kuruttuğu)
koydum. Yaklaşık 2 hafta beklemesi gerekiyormuş. Hazırladığım şişe güneş almasın diye folyo ile kaplayıp, serin bir yere koydum. Hazırlamadan önce fotoğrafını çekmeyi unuttuğum için, içine koyduğum bahçemdeki kekiklerin fotoğrafını ekliyorum ...



Umarım bu sefer daha basiretli davranırım da bir sonraki yazım ile bunun arası bu kadar uzun olmaz :)

Not : Herkesin geçmiş "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" kutlu olsun ...


18 Nisan 2013 Perşembe

Kısa Bir Özet


Son bir kaç haftadır işteki yoğunluk sonunda sosyal hayatıma da olumlu bir şekilde yansıdı. Çoooook uzun zamandır, evden işe işten eve derken iyice miskinleşmiştim.
Bu gidişe bir dur demek için "cemiyet hayatı" na hızlı bir giriş yaptım. Önce "Şeker Hamuru Pasta" kursuna gittim, sonra da doğa yürüyüşlerine başladım, benim hızlı anlayışım şimdilik bu kadar :)

Şimdi kısa kısa özetler ...


Önce 3 hafta önce cumartesi günü Alsancak kaçamağım sırasında yediğim öğle yemeğinden bahsetmek istiyorum. Ne zamandır gördüğüm ama diğer hazır hamburgerler gibidir diye cesaret edip de girmediğim "Burqers" da kendime mükellef bir öğle yemeği ziyafeti çektim. Uzun zamandır dışarıda yediğim en güzel ve en lezzetli cheeseburger ve baharatla tatlandırılmış patates kızarmasını yedim.
Servis de güzel ve hızlıydı, tuvaletler de temizdi. Benden 10 üzerinden 8 aldılar. Bence siz de deyin, bakalım bana katılacak mısınız ?


İki hafta önce cumartesi günü de Badem Mutfak da "Şeker Hamuru Pasta" kursuna katıldım. Hem eğitici hem de eğlendirici bir kurstu. Şeker hamurlarıyla sanki oyun hamuruymuş gibi oynayıp stres atabiliyorsunuz. Bu arada da çok lezzetli bir de pasta yapmış oluyorsunuz.


Kursta iki kişiydik, anlayacağınız üzere sağdaki benim pastam :)
Bütün haftanın yorgunluğunu atıp, kafanızı dağıtmak istiyorsanız yemek kurslarına katılmanızı tavsiye ederim.



Son iki hafta pazar günleri de Zirve Dağcılık İzmir ile doğa yürüyüşlerine gitmeye başladım. Ayın 7' sinde Emiralem-Karagöl, 14' ünde de Belevi-Şirince yürüyüşlerine katıldım.
Her ikisi de son derece güzeldi. Bol bol oksijen depoladım ve doğayı dinledim, tabi fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedim.
Karagöl bol rüzgarlı, Şirince ise bol güneşli ve çok kalabalıktı. Şirince' nin ara sokaklarını gezerken bir güzel de yandım :)



Ve son olarak da Tom Cruise' un son filmi "Oblivion" a gittim.
Mantıklı ve değişik bir bilim kurgu filmiydi. Sürprizler var diye bilirim. Hiç konusundan bahsetmiyim, tüm heyecanı kaçabilir.
Dünyamızın geleceği nasıl olacağı ile ilgili biraz da ipucu veriyor. Ayrıca Tom Cruise' u yine "Top Gun" daki pilot gözlükleriyle görmek de fena olmadı :)


İşte böyleyken böyle geçti 3 haftam. Sizlere de tavsiyem (her ne kadar kendim bile yeni uygulamaya başladıysam da) haftasonları veya her fırsat buldukça rutin hayatınızda bir değişiklik yapın.

Şimdiden mutlu ve dolu bir haftasonu diliyorum :)


27 Mart 2013 Çarşamba

Şundan Bundan ...


Bu sabah kahvemi yudumlarken iki iş arası şöyle bir gazetelerin web sayfalarında geziniyordum ve insanlar olarak ne kadar küçük olduğumuzu bir kez daha fark ettim.

Gerçek anlamda evimiz olan Dünya dağılmak, batmak ve de yok olmak üzereyken, biz hâlâ başımızı mı örtsek, hangi bankaya para versek de Avrupa Birliği batmasa, bir avuç kalmış ormanları nasıl kessek de hem odunundan hem de altınından yararlansak, birbirimizi nasıl öldürsek, hangi ülkeye savaş açsak vs. vs. diye uğraşıp, düşünüp duruyoruz.

Bu aynı oturduğumuz evin çatısı çökerken, temeli sallanırken eve ne marka televizyon alalım yada mobilyaları mı değiştirelim diye düşünmeye benziyor. Acı olan tarafı ise bu durumu çok az insanın fark ediyor olması ve de bu insanların büyük bir çoğunluğunun da bir şeyleri değiştirmek için çabalamıyor olmaları.

Her toplumda olduğu gibi bizde de "adam sendecilik" hat safhada artık. Kimse kendinden başkasını düşünmez, saygı göstermez olmuş durumda. Herkes sanki yarın yaşamayacakmış gibi "yaşıyor" !!!

Hayırlısı ...



Bu arada biraz geç kalmış bir teşekkür.
Cihan yeni yıl tebriğin için çok teşekkür ederim, senin kartın biraz elime geç ulaştığı için böyle oluverdi, kusura bakma :)


Bu güzel kart ve bilezikler kartpostal arkadaşım Didem' den.
Sana da çok teşekkür ederim Didem, zarftaki pulu da koleksiyonuma ekleyeceğim ...

Not : En üstteki fotoğraftaki orkide Arzu' nun hediyesi :)

16 Mart 2013 Cumartesi

Bahçemden Güzellikler


Bahçeme bahar geldi. Sonbaharda ektiğim hemen hemen bütün tohumlar ve soğanlar çiçek açmaya başladı. İnsanın emek verdiği birşeyin karşılığını görmesi çok güzel.




Her sabah onlarla konuşmaya çalışıyorum, ne de olsa benim bebeklerim onlar :)
Emek verince daha da kıymetli oluyor.


Beni gören komşular, zaten azıcık deliydi her halde sonunda tam üşüttü diyorlardır. Ama içlerinde bankacı olan varsa halimden anlamıştır ...


Kavuniçi sümbülüm de çıkmaya başladı. Ben hep sümbülleri beyaz, pembe ve mor zannederdim. Geçen sene bu soğanları görünce almadan edemedim. Şimdilik rengi biraz pembeye çalıyor ama büyüyünce değişiyor renkleri, o zaman yine sizlerle paylaşırım.


Çiğdemlerim kedi tırnaklarının arasından çıktılar ama henüz hiç çiçek açma belirtisi göstermediler. Eskiden göçerler/yörükler çiğdemlerin ilk çiçek açmasıyla yaylaya çıkar, ikinci kez çiçek açtıklarında da yaylalardan inerlermiş.
Demek ki benim yaylaya çıkma vaktim daha gelmemiş ...



Anemonlarda pek başarılı olamadım. Frezyalarla yan yana ekmiştim, belki de yer dar geldi. Bir iki çiçek açmalarına rağmen çoğu yaprağı soldu. Nerede yanlış yaptım, bilen varsa söylerse sevinirim :)





Bu hafta işte çok yorulmamı bahane edip akşam yemeklerinde hovardalık olarak kendime hamburger yaptım. Köftesini babam yapıyor, formülü kendisine özel !!!
Ben de aşağıda gördüğünüz üzere biraz süsleyip, lokanta usulü bir tabak yapmaya çalıştım. Biraz da sağlıklı bir şey olsun diye brokoli de haşladım (kendi kendime vicdan yaptım).


Ayrıca yine kitap okumaya başladım. Bu sabah erken kalkıp bitirdiğim son kitap Kate Atkinson' dan "Güzel Haber Ne Zaman Gelir ?". Güzel ve sürükleyici bir polisiye roman, tavsiye ederim.



Herkese güzel bir pazar ve şimdiden mutlu haftalar dilerim ...