27 Mayıs 2013 Pazartesi

Kitap, kitap, kitap, okumak ?????



Bugün Kitaplık Kurdu' nun sayfalarında gezinirken millet olarak ne kadar az okuduğumuz aklıma geldi. Sabahları metroda, vapurda insanlara şöyle bir baktığımda %50' si hiçbir şey yapmadan boş boş durduğunu, %40' ı telefonlarıyla oynadığını, geriye kalan %10' u ya gazete (ki bunun da çoğunluğu spor yada magazin eki) yada kitap okuduğu görüyorum.
Ki bu bahsettiğim husus İzmir gibi eğitim seviyesi yüksek bir şehirde gerçekleşiyor !

Açıkçası ben bunu biraz (Türk halkının her konuda olduğu gibi) tembelliğe bağlıyorum. Hazır dinlemek, seyretmek varken, okumaya üşeniyoruz. Daha az okudukça da daha uzun yazıları okuyamaz oluyoruz.


UNESCO' nun gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre Avrupa' da okuma oranı %21 iken Türkiye' de 10.000 kişi de bir gibi utanç verici bir oran.

Bunun zenginlik fakirlikle ilgisi yok. Bu parayı harcamayı tercih ettiğimiz yer ile ilgili. Biz "Bilgi Tembeli" olmayı seçiyoruz. Artık bir çok kitap evi üzerine düşen görevi yapıp TL 3,00' ye bile kitap satıyor, ki bu kitapların bir çoğu klasiklerden oluşuyor (en son İzmir Kitap Fuarı' nda bunun çok güzel örneklerini gördüm).


Çocuklarımızı yarışı atı misali, ezber yaptırarak sınavlara hazırlamak yerine okuma alışkanlığı kazandırsak çok daha başarılı ve aydın nesiller yetiştirebiliriz.


Sonuçta "Bilgi Güçtür" ve paylaştıkça çoğalır, kuvvet kazanır.

Mevlana' da aslında bunu şu sözleri ile çok güzel özetlemiş ;
"Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır."

Bol kitaplı ve okumalı bir hafta diliyorum ...

Not : En üstteki hariç, diğer fotoğraflarda "The British Library" yi görebilirsiniz.



Emeğin Karşılığı


Sonunda akşam sefalarım da açtı. Artık akşamları işten dönünce beni karşılayan güzel çiçeklerim var. Gerçi bütün çiçeklerim güzel ama ben işten döndüğümde hepsi solmuş oluyor ...

İnsan her türlü emeğinin karşılığını almayı seviyor. Bu küçük bir tohumdan bir bitki, bir çiçek yetiştirmek de olabilir, günlerce uğraştığınız bir işte başarılı olmak da.
Çünkü emek sarf ettiğiniz şey kıymetli olur, ona daha çok değer verirsiniz, o sizin eserinizdir.




Bu da 2. emeğimin karşılığı. 2 hafta önce hazırlamış olduğum aromalı zeytinyağımı bugün tattım. Bence görüntüsü kadar tadı da güzel olmuştu. Yarın ilk iş içindeki taze otları çıkaracağım, sonra içinde bozulabilirlermiş (okuduğum yerlerde öyle yazıyordu, ayrıca kekik hafiften form değiştirmeye başlamış bile).

Aromalı zeytinyağıma eşlik eden salatanın da tarifi şöyle ;

Çiğdem Usulü Pazar Sabahı Salatası
3 adet salkım domates
1 adet salatalık
1 adet kırmızı biber
4-5 sap taze soğanın yeşil kısmı
1 diş sarımsak
Ceviz
Maydanoz
Kekik
Toz tatlı kırmızı biber

Salatanın sırrı bir diş sarımsakta yatıyor. Diğer tüm malzemeleri isteğinize göre doğrayın, ama sarımsağı çok ince ve ufak doğramalısınız, salatanın içinde ağzınıza gelmemeli. Tabi bir de iyi kalite zeytinyağı kullanmadan salata salata olmaz.



Ve nihayet uyduruk yemeklerime bir yenisini ekledim ...


Çiğdem Usulü İstiridye Mantarlı Makarna
1 kutu/paket istiridye mantarı
1 kırmızı biber
1 kuru soğan
2-3 diş sarımsak
4-5 adet çeri domates
Maydanoz
Kekik
Biberiye
Toz tatlı kırmızı biber
Tuz-karabiber

Önce ay ay doğranmış soğanı zeytinyağında öldürün. Soğanlar olmaya yakın kırmızı biberi ekleyin. İnce doğranmış sarımsakları da kokusu çıkana kadar pişirip, kabaca doğranmış mantarları ve tüm baharatı ekleyin. Mantarlar suyunu salıp tekrar çekene kadar pişirin. En son dörde böldüğünüz çeri domatesleri ve ince kıyılmış maydanozu da ekleyip 1-2 dakika daha ocakta tutun.
Sosunuz artık her türlü makarnaya eşlik etmeye hazır, afiyet olsun ...


13 Mayıs 2013 Pazartesi

Az Zaman yada Zaman Yaratamamak !!!!??



Her günümü aklımda onlarca yazacak fikirle anlamsızca geçiriyorum. Nedense gereksiz bir çok şeye zaman ayırırken, yapmam gereken birkaç ufak işe vakit yaratamıyorum.
Herkesi zaman yönetimini beceremiyorlar diye iş yerinde eleştiririm. Hep işleri zamanından önce bitirmekle övünürüm. Ama asıl “gerçek” hayatımda eleştirilmesi gereken benim.

Bu kadar öz eleştiriden sonra geçtiğimiz günlere şöyle bir göz atalım …




Zirve Dağcılıkla Doğa yürüyüşlerine mümkün olduğunca devam etmeye çalışıyorum. Son iki haftadır, havaların ısındığı şu günlerde kendimi hasta etmeyi başardığım için, yürüyüşlere katılamadım. Ama Bu haftasonu "Kalamaki Kanyon + Deniz" etkinliğine katılmayı planlıyorum.


Tabi bu arada bahçemi de ihmal etmiyorum. Bu sene çiğdemler ve anemonlar hariç diğer ektiğim çiçekler de başarılı oldum. Hatta geçen seneden toprakta saklı kalmış bazı tohumlar (papatyalar ve küçük menekşeler) bu sene bana sürpriz yaptılar.




Yine birşeyler çiçeklerimi yemeye başladı, ama bu sene "organik bahçecilik" yapmaya kararlı olduğum için "elle" mücadele yoluna başvurdum. Yani zararlıları elle toplayıp, imha ediyorum !!!


Geçtiğimiz pazar günü evde aromalı zeytinyağı yapmaya karar verdim. Yaklaşık yarım litrelik cam bir şişeye ;
- 1 dal biberiye
- 1 dal kekik
- 10-15 adet karabiber
- 10-15 adet kişniş
- 2-3 parça acı biber (evde kendimizin kuruttuğu)
koydum. Yaklaşık 2 hafta beklemesi gerekiyormuş. Hazırladığım şişe güneş almasın diye folyo ile kaplayıp, serin bir yere koydum. Hazırlamadan önce fotoğrafını çekmeyi unuttuğum için, içine koyduğum bahçemdeki kekiklerin fotoğrafını ekliyorum ...



Umarım bu sefer daha basiretli davranırım da bir sonraki yazım ile bunun arası bu kadar uzun olmaz :)

Not : Herkesin geçmiş "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" kutlu olsun ...